" SAHİH-RÜYA NEDİR ? - Sırlar Deryası

SAHİH-RÜYA NEDİR ?

Muhyiddin İbn Arabî kaddesellâhü sırrahu’l azîz, Futuhât-ı Mekkiyye’sinde buyurdu ki;

"Doğru sözlü adamların rüyası da doğrudur Doğru sözlü olmayanın, rüyası doğru çıkmaz Ahiret hayatının doğruluğu onun menzilleri Zıddı ise dünya hayatıyla onun zıddıdır Doğru rüyalar, nebiliktir, fakat eksiktir Şeriatı neshedemez, yüce bir mertebedir o Heva için kılıçların çekildiğini gördüm Sağ elimde ise dünyada heva için bir kılıç vardı Onun ne varlığını ne izini bıraktım Eldeki kılıçla dünyada ve ahirette."



Birincisi uyku, diğeri uyanıklık diye isimlendirilir.
Her iki halde de Allah, onun adına eşyayı idrak etmesini sağlayan bir idrak yaratmıştır.
ken bu idrak ‘duyu’ diye isimlendirilirken uykuda ‘hiss-i müşterek’ diye isimlendirilir, insanın uyanıkken gördüğü her şey ‘görme’ diye isimlendirilirken uykuda gördükleri rüyadır. Uykuda idrak ettikleri ise, hayal gücünün uyanıkken duyulardan zabtettiği şeylerdir. Bu ise, iki türlüdür: Birincisi, sûretini duyuda idrak ettiği tarzda iken, diğeri, sûretinin parçalarını -ki onları uykuda duyuyla idrak etmiştir- duyuyla idrak ettiği şeylerdir. Duyuların idrakinde yaratılıştan gelen bir eksiklik var ve uyanıkken duyusal anlamı idrak edememişse, uykuda da onu idrak edemez. Dolayısıyla uyanıkken dışta idrak edemediği şeyi, uykusunda idrak edemez. Öyleyse asıl olan, duyudur ve uyanıkken ve hayaldeki idrak, duyuya tabidir. Bazen idrak insanların bir kısmında güçlenir ve yakaza halinde uykuda idrak ettikleri şeyi idrak ederler. Bu ise, ender gerçekleşir ve bu yol ehlinden olan nebi ve velilere aittir.


Hz. Rasûlullâh sallallâhü aleyhi ve sellemin şöyle dediği sabittir: ‘Risalet ve nebilik kesilmiştir. Benden sonra resul ve nebi yoktur.’ Bu ifade insanlara ağır gelmiş, sonra peygamber şöyle demiştir: ‘Fakat müjdeli rüyalar (mübeşşirat) vardır.’ Bunun üzerine sahabe ‘mübeşşirat da nedir?’ diye sorunca, Hz. Rasûlullâh sallallâhü aleyhi ve sellem ‘Müslümanın rüyasıdır, rüya nebiliğin bir parçasıdır’ diye cevap vermiştir. Bu, Hz. Enes radiyallâhü anhten aktarılan sahih-hasen hadistir.




Ebu İsa et-Tirmizi’den sahih bir hadis aktarılmıştır: Bize Nasr b. Ali, Abdulvahhab Selcafi’den, o Eyyub’dan, o Muhammed b. Sirin’den, o Ebu Hureyre’den aktarmıştır. Hz. Peygamber şöyle der: ‘Kıyamet yaklaşınca, müminin rüyası yalan çıkmaz. Müminlerin içinde rüyası en doğru olanı, sözü en doğru kişidir.Müslümanın rüyası, nebiliğin kırk altıda birlik parçasıdır. Rüya üçe ayrılır. Salih rüya Allah’tan müjdedir. İkincisi şeytanın üzmesinden ibarettir. Üçüncüsü ise insanın iç konuşması şeklindeki rüyadır. Biriniz hoşlanmadığı bir rüya görünce, kalksın nafile kılsın ve rüyasını kimseye anlatmasın.’ 




RÜYAMIZI KİME ANLATMAMIZ GEREKİR ?


Rüyayı yorumlayan kişi, kendisini anlatandan (alarak) hayalinde tasavvur etmeksizin tabir edemez. Tasavvur ettiğinde ise rüyada görülen bu sûret, iç konuşması veya şeytanın üzmesi şeklinde bulunduğu (rüyayı gören) kişinin algısından tabircinin hayaline geçirir. Tabirci için rüya, artık bir iç konuşması değildir ve zatında resmedilmiş gerçek bir sûret hakkında hüküm verir. Böylelikle rüyanın bir hükmü ortaya çıkar. Bu hükmü söz konusu sûretin tabircinin nefsinde meydana gelmiş olması gerçekleştirmiştir. Yusufun hapishanedeki iki adamla yaşadığı hadisede bu durum zikredilir. Onlar, Yusuf’a anlattıkları rüyalarda yalan söylemişlerdi. Böylece onların rüyaları, bir iç konuşmasından ibaretti ve -rüya görmeksizin- onu tahayyül etmişlerdi. Konuyla ilgili en uzak durum budur. Çünkü rüya olsaydı, tabir kapsamına sokmuş olurdu. Adam hikayesini Yusuf’a anlattığında, Yusuf’un hayalinde anlatılandan bir sûret meydana gelmiş. Söz konusu sûret, Yusufun kendi kendine bir (iç) konuşması olmadığı için, sûret Yusuf adına ‘gerçek’ olmuştu. Sanki o adam için rüyayı gören Yusuf idi. O iki adam ise Yusuf için ‘rüya sûretlerini elinde tutan melek’ konumundaydı. Rüyalarını tabir ettiğinde adamlar Yusuf’a şöyle demişti: ‘Biz seni sınadık, rüya falan görmedik.’ Yusuf ise ‘Hakkında görüş sorduğunuz konuda hüküm verildi’(Yusuf, 41) demiş, hadise, tabir edildiği gibi dışta ortaya çıkmıştır.



Mü'minin göreceği sâdık rüyaların başında, Rasûlüllah (s.a.s)'i rüyasında görmesi gelir. Çünkü, onun rüyada görülmesi kesinlikle sâdıktır. Buhârî, Müslim, Tirmizi, İbn Mâce, İbn Hanbel ve Taberanî'nin rivâyet ettikleri bir hadiste Rasûlü Ekrem (s.a.s) şöyle buyurmuştur:

"Rüyasında beni gören, gerçekten beni görmüştür. Çünkü, Şeytan hiç bir şekilde bana benzer bir surete giremez" (es-Suyuti, Kıtful-Ezharil-Mütenasira, s. 171).

Sâdık rüyayı doğru sözlü kişiler görür ve bu kişilerin rüyası Cenab-ı Hakktan bir müjdedir (Müslim, Rüya, 6).

Sâdık rüyalar genellikle seher vakitlerinde görülür (Tirmizi, Rüya, 3; Dârimî, Rüya, 9).


SAHİH-RÜYA NEDİR ? SAHİH-RÜYA NEDİR ? Reviewed by Ben Bilmem on Pazartesi, Mart 27, 2017 Rating: 5

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.